Tamtam sesleri… Savaşa hayır!

Ukrayna’da anne ve çocuk / Fotoğraf: Vadim Ghirda – AP

Güne haftalardır beklenen Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle uyandık. Rusya Federasyonu Başkanı Putin, Rus silahlı kuvvetlerine askeri harekat emri verdiğini açıklamasıyla Ukrayna, Rusya uçakları ve füzeleriyle bombalanmaya başladı.

Ukrayna’nın NATO’ya üye olma ihtimalini kendi güvenliğine tehdit olarak değerlendiren Rusya; bu fikrin önüne geçmek istedi. Bu durumun zamanla küresel bir kriz boyutu kazanmasıyla birlikte küresel güç odakları da oyuna dahil oldu.

ABD, AB ve NATO’nun bu savaşı kışkırtması ve Rusya’nın doymak bilmez işgal hevesi de birleşince bir insanlık dramına sebep olacak savaşın fitili ateşlenmiş oldu.

Ne yazık ki mevcut düzen güçleri 2013 yılında Ukrayna’da ortaya çıkan Yevromeydan hareketinden bu yana ortaya çıkan krizi yönetememiş ve o günlerde Donetsk, Luhanks ve Kırım’ın Rusya tarafından Ukrayna’dan koparılmasına göz yummuştur.

Aynı güçler geçen zaman içinde krizi yönetemediği gibi daha da tırmandırmıştır. Ukrayna krizi her ne kadar son zamanların sıcak gündemi olarak bilinse de geçtiğimiz on yılın ürünü ve gündemidir.

Gün itibariyle kriz, savaşa dönüşmüş ve insan canına mal olmaya başlamıştır. AB, ABD ve NATO ülkeleri savaşı kışkırttığıyla kalmış ve Ukrayna halkını ‘dua’ ve ‘kınamalarla’ baş başa bırakmıştır.

Rusya’nın karşısında savunmasız bıraktıkları Ukrayna’yı sadece, ekonomik yaptırımlarla koruyacaklarını ifade eden Batı bloku; bu savaştan en az zarar ve en yüksek kâr ile ayrılmayı hedefliyor. Kapitalist ticaretin temel kuralı bu.

Peki buradan bir çıkış yolu yok mu?

NATO, kimilerinin iddia ettiği gibi ‘demokrasinin güvencesi’ değil; bir savaş mekanizmasıdır. NATO’nun, ABD emperyalizminin aparatı olarak konumlandırılmış olan ve onun ekonomik çıkarlarını ve sistemini koruma mekaniği sonlandırılmalıdır.

Öte yandan Rusya’nın modern Çarı Putin’in, ilkel dönem Rus İmparatorluğu hayallerinden vazgeçmesini sağlamalı ve yayılmacılığını sonlandıracak mekanizmalar kurulmalıdır.